Otele vardığım akşam (28 aralık) lobide Ville Valo ile oturdum.Çevresindeki herkesin H.I.M. fanı olduğundan habersiz gözüküyordu.Hatta barmenin şarkı listesine koyduğu H.I.M. şarkısının bile farkında değildi.Bi şarkıcının yanında onun şarkısını çalmak müzik dünyasının yazılı olmayan kurallarına aykırıdır."Umursamıyorum,ve arkadaşlarımla muhabbete odaklanıyorum." diye açıklıyor Ville ona şarkının çaldığını söylediğimde."Biz insanlar dinlesin diye müzik yapıyoruz ve istedikleri yerde dinleyebilirler.Eğer bir barda takılıyorsam ve ordaki sarhoş bir grup jukeboxtan benim şarkımı seçerlerse bazen 'bunu çalmak zorunda mısın sanki?' diye düşünüyorum,ama hoşuma gitmezse barı terketmek o kadar da zor bir şey değil."
Festivalinin ayarlandığı kulüpten 100 metre bile uzakta olmayan bir otelin barında Finlandiya'nın en muhteşem rock satrlarından birinin hayranlarına nasıl davrandığını görmek ilginç.birkaç Norveçli yanımıza gelip Ville'den imza istediler hatta içlerinden birisi Ville'ye imzasını yaptırabileceği iyi bir dövmeci bilip bilmediğini sordu.Ville cep telefonunu çıkarıp bütün dövmelerini yaptırdığı dövmeciyi aradı ve Noarveçliler için 2 gün sonraya bir randevu aldı.Ville bir rockstardan çok "Ville Valo, bütün ihtiyaçlarınızı gideren yardımcı" gibiydi.
Ville ile ilk buluşmam 2003 yılında Love Metal'in çıkmak üzere olduğu bir zamandı ve hareketlerine hayran kalmıştım çünkü herkese yardım etmek için büyük bir çaba harcıyordu. Ve şunu unutmamak gerekir ki Ville Valo Hanoi Rocks,Nightwish,Lordi ve The Rasmus'un satışlarının onunkiler yanında soluk durduğu bir şarkıcı.O ünlülerin egolarının patladığı ve yollarını kaybettikleri bu işte bir ikon."Asla köğrülerinizi yakmamalısınız."diyor Ville, "Bence devam edebilmemizin başlıca sebepleri arasında bizi seven ve bizimle turlayacak enerjiyi bulan insanların olması ve Finlandiya'yı grubumuz sayesinde ilgileniyorlar.Bu kadar iyi huylu ve kibar insanlar karşısında biz de kibar oluyoruz ama herhangi biri bize sülük gibi yapışır ve bize sormadan gelip masamıza oturusa o zaman işler değişir.Ama neden bilmem hayranlarımız tarafından oldukça iyi karşılanıyoruz. Bu güzel bişey. Çünkü The Rasmus ve Nightwish'in hayranlarının psikopat olduğu hakkında çok hikaye duydum."
Bu röportaj sayesinde Ville hayranları idollerinden dayak yemeyeceklerini anlamışlardır.
-İnsanlara bağırır mısın?
-Ah evet ama bununla bir problemim olmadığını 3 sene önce öğrendim. Kolay kola sinirlenmem. Ama işimle alakalı olmadığı zaman,mesela ailemle bie yerde oturup bira içerken yanıma gelen birine cehennemin dibine git diyebilirim.Çünkü bu özel bir zamandır ve böyle durumlarda rahatsız edilmeyi sevmem.
Bir H.I.M. kaosu yaşamamak için "Lost and Found"a girmek yerine onun hemen yakınında yeni açılan hard rock bar "Inferno"ya girdik. Cathedral grubu yanımızdaydı ve birkaç içkiden sonra vokalist Lee Dorian Ville ile hiç sex yapmadığını ama onu çok sevdiğini söyledi. "1998'de Helsinki'de çaldık ve o sırada The 69 Eyes da bir şarkılarına klip çekiyordu." diyor Lee Dorian. "The 69 Eyes'ın solisti Jyrki bana onalara katılmak şsteyip istemediğimi sordu ben de kabul ettim. Jyrki bana bir adamı parmağıyla gösterdi ve dedki ki 'Bu Finlandiya'nın en muhteşem rockstarı.' Gösterdiği adam ellerini çapraz yapmış, duvara dayanmış ve oldukça sinirli duran bir adamdı.Sonra Almanya'da etrafı bir karavanın içinde gezerken Ville'nin resimlerini gördüm.Sanırım Razorblade Romance için asılmışlardı ve heryerdeydiler.Ve arkadaşlara Helsinki'de gördüğüm adamın bu olduğunu söyledim, sonra da bu ne demek ya dedim. Gördüğüm zaman kim olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu."
-Ville ile sarhoş olup saatlerce oturup konuşabiliyoruz. Bazı durumlarda oturu ve mantıksız şeylerden bahsedersin ama Ville ile konuşurken öyle olmuyor,çünkü o derin düşünen biri.Söylemesi aptalca geliyor, "Ville'yi tanırım ve onula bütün gece boyunca politika konuştuk." sanki bir şey ifade edecekmiş gibi ama onun durumunda ediyor da çünkü o çok iyi bir dinleyici. Ona birkaç defa hayvan hakları hakkında düşüncelerimi söyledim, ben artık 38 yaşındayım. Ama gençken bu konu hakkında savaşmıştım, 15 yıl boyunca vejeteryandım ve şimdi tekrar bir vejeteryan olmaya uğraşıyorum.Bunların hepsini Ville'ye açıkladım o da dinledi, onun söyleyeceklerimden ilham almasını beklemiyordum ama bir dahaki buluşmamaızda bana 'ben de vejeteryanım artık' dedi ve bu olabilecek en mükemmel şeydi. Ayrıca annesine ve gruptan 2 kişiye vejetaryan olduğunu söylemiş ve onların da olmalarını istediğini söylemiş. "Vejeteryan olmamın mantıklı sebepleri var." dedi. "Hayvanları avlayan ve onlara bakan insanlar tanıyorum bu tamamen farklı bir şey ama belgesellerde görüdüğüm kasapların tezgahlarında yatan ölü inekler bana doğru gelmiyor ve bunun nedenini bilmiyorum." Ve sonra da klasik bir Ville cümlesi söyledi; "Ayrıca vejeteryan yiyeceklerinin midede erimesi etten daha kolay böylece biraya daha çok yer kalır."
Inferno'da gece bitti, Ville'nin otel odasında bir parti dah vardı.Sabah minibar boştu,söylenen ve yapılanları sadece tanrı bilir, geceden kalanlar sadece kameramdaki sarhoş fotoğrafları(bazıları
www.closeupmagazine.com sitesinde görülebilir). Ville'nin de öğleden sonra buluştuğumuzda dediği gibi; "Çok eğlendiğim dışında hiçbir şey hatırlamıyorum ve bu başıma pek gelmez,çünkü genelde sarhoş olduğum zaman sonunda hep başım belaya girer."
Eğlence Helsinki'de yeni başlıyordu;ben,Ville ve Metalhammer dergisinden Alexander Mailas bir yatakta oturup bira içtik; tabi ki içinde buz vardı! Bu şekilde bira içmeyi Ville bana 4 sene önce göstermişti.Ville bize komik hikayeler anlattı; H.I.M.’in isim hakkına sahip grupla anlaşmalarında hiçbir zaman jazz çalmayacaklarına söz vermesiyle grubun onlara isim hakkını verdiğini anlattı.
Helldone Ville Valo'nun kendi festivali ve bu festivali Tavastia'nın sahibi ve H.I.M. grubunun Finli koordinatörü Tina Vourinen ile düzenliyor. "90'lı yılların ilk yarısında yeni yıl konseri vermek bir grubun yapabileceği en prestijli şeydi. Herkes orda olur ve büyük bir rock partisine benzerdi. Biz de bir fırsat yakaladık ve 1998'de Vienna'da Prater Park'ta çaldık. O yıldan beri her sene yeni yılda Helsinki'de çalıyoruz.
Bu geleneğin başlamasıyla yeni yıl konseri tüm H.I.M. fanları arasında konuşulan bir şey oldu. Ve her yıl uzak ülkelerden gelen izleyicilerin sayısı o kadar arttı ki Finliler kendi festivallerinde azınlık gibi görünmeye başladılar. "Birden Japonya'dan ve Amerika'dan insanlar gelmeye başladı-bizi izlemek için çok uzaklardan gelen insanlar, onların iyiliği için festivali biraz büyütmemiz ve uzatmamız gerektiğini düşündük. Geçen sene THE 69 EYES gibi Fin grupların çıktığı 3 günlük bir festival oldu. Bu sene farklı bir şey yapmak istedik; CATHEDRAL ve ANATHEMA ile turlamıştık, KATATONIA gibi büyük fanı olduğum bir grupla da çalmıştık ve her gece bir Fin bir de yabancı grubun çalması eğlenceli olur diye düşündüm. Yılın bu zamanı düzenlenen başka festival var mı bilmiyorum ama ben yarattığımız şeyden memnunum ve benim için bu festivalin amacı kesinlikle daha çok para kazanmak değil! Bu kadar çok ve farklı insanı aynı odada görmek çok güzel ve umarım yeni arkadaşlar ediniyor ve yılın bu zamanı bir daha kesinlikle ziyaret etmeyecekleri bu ülkede birkaç gün birlikte takılıyorlardır."
Ayın 28'inde biletler satışa çıkarıldığında yeni yıl gününün biletleri bir kaç dakika içinde tükendi ve hemen peşinden de 3 günlük festivalin biletleri bitti. H.I.M. grubu söz konusu olduğunda 700 kişilik bir organizasyonu 7000 kişi yapmak hiç de garip değil. Açılış gecesi tamamen dolu değildi, Fin grup DIABLO'nun ardından genç gothların dikkati sahne arkasına çevrildi. H.I.M. grubundan ya da grupla alakalı biri görüldüğü zaman bütün kameralar ve fotoğraf makinaları havaya yükseliyordu. Baterist Gas Lipstick ve ben arkada durmuş yarın sabahki röportajı konuşurken işler çığrından çıktı ve sahne arkasına kadar olan birkaç metrelik yolu gitmemiz imkansız gibi gözüküyordu çünkü herkes onu kendine doğru çekiyordu.-
"Join me"nin çıktığı ve ünlü olduğumuz zamanları hatırlıyorum,çok garipti. Biraz korkmuştum ve "bu da ne böyle" diye düşünmüştüm. Ve şimdi de olduğu gibi o zaman da böyle şeylere alışık değildim. İmza vermek bir dakikamızı bile almıyor ve bu hayranlar için eğlenceli bir şey ve bu hayranlar benim faturalarımı ödüyorlar. Fanlar olmasa H.I.M. grubu olmazdı bunun için onlarla konuşmak için zaman ayırıyoruz. Ama yeni yıl konseri işler daha da büyüyor ve buraya gerçek H.I.M. fanları geliyor,Kanada'dan,Amerika'dan,Avustralya'dan... Bazıları buraya gelmek için bütün gün uçmak zorunda kalıyorlar ve haliyle birileriyle konuşmak ya da imza almak istiyorlar. Bunu anlıyorum ve hak veriyorum ama bunu bazen yapamıyorum çünkü kimse her gün mutlu olamaz ve mutsuz günlerinizde kimseyle konuşmak istemeyebilirsiniz ama kötü biri olarak da gözükmek istemezsiniz onun için bu iş bazen çok zor olabiliyor. Ama bu da müzisyen olmanın bir parçası ve bunu yapmak zorundasınız.
Ville kalabalığın içinde biraz vakit geçirmek için konser odasına geldi ama bu imkansızdı çünkü o ortaya çıktığı zaman bir sorun çıkacağı kesindi. Ama Ville'nin bu hareketi çok hoştu çünkü bir star olmasına rağmen hayranlarıyla vakit geçirmek istiyordu. Bu arada Gas kalabalığın içinde resim çektiriyordu ve Mige CATHEDRAL konserinde en ön sırada bağırarak şarkı söylediği için sesi gitmişti. Bir grubun böyle davrandığını çok nadir görürsünüz.
CATHEDRAL konseri muhteşemdi! Gece 2'de Inferno kulübe gittik ama Ville'nin orda takıldığı dedikoduları H.I.M. fanları arasında yayılmıştı ve klüp H.I.M. hayranlarıyla dolmuştu. Bu yüzden Ville çok az kaldı. Ville'nin partiden uzak sıradan bir gece geçirmek istemesi onun gayet "sıradan" biri olduğunu gösteriyordu.
Ben sahneye yaklaşmaya çalışırken H.I.M. çoktan "Buried Alive By Love" ile açılışı yapmıştı. Sahne ve çevresindeki atmosfer çok iyiydi ve sıradan bir konserden çok farklıydı. Ville "Killing Loneliness"in sözlerinin bir kısmını unuttu ve şakayla karışık olarak çok fazla içtiğini ve bu yüzden sözleri unuttuğunu söyledi.
Yeni yılın ilk sabahının erken saatlerinde bir şeyler içmek için Ville ile buluştuğumda Ville berbat gözüküyordu. Ville konserden sonraki partiden en son ayrılan olmuştu ve ondan sonra da başka bir partiye gitmişti ve sadece 20 dakikalık uykuyla duruyordu ama buna rağmen benimle buluşmuş ve konuşmamız sırasında uyuyakalmamıştı. Biraz yavaş konuşuyordu ve konsantrasyonunu çoğu zaman kaybediyordu ama Ville Valo'yu son terkeden özelliği esprileri oluyordu herhalde.
Biraz melonkolik olduğu doğru -sonuçta Finlandiya'lı- ama Ville'nin karakteri ironilerle dolu. Sürekli kendisiyle ve yetenekleriyle dalga geçiyor. Örneğin yeni yıl konserinin sanatçıların üstünde kurdukları baskının onları hayal kırıklığına uğratabildiğini konuşurken; "Böyle büyük festivaller öncesi insanların 'her şeyin mükemmel olduğundan emin olmalıyız ve çok eğlenmeliyiz;!' gibi beklentileri oluyor,böyle düşündüğünüz zaman başınıza kesin bir şey gelir ve bu yüzden yeni yılda bu kadar kötü çalıyoruz.". Ville gülüyor ve devam ediyor; "Bu muhteşem bir şey ve tamamen bizim kontrolümüzün dışında. Büyük bir konser öncesi grubun beklentileriyle performansı arasında bir ilişki kurabilir misin? Büyük konserler öncesi büyük beklentilerin olur,üzerinde baskı kurmayan küçük konserlerden büyük konserler kadar zevk alamazsın. Ben ve Mige bu konuyu tartıştık, her an her şey olabilir; ses sisteminde her zaman bir problem çıkabilir, pantolonunuz ağından yırtılabilir ve siz pembe iç çamaşırınız herkese göstermekten rahatsızlık duyabilirsiniz. Bunun için beklentilerinin hiçbir önemi yoktur. Bu son derece önemli çünkü ne olacağını hiçbir zaman bilemezsin ve inan bana bu hiç de kötü bir şey değil.Mesela Robbie Williams'ı örnek alalım, o şov yapan bir artist ve bunu nasıl yaptığına dair hiçbir fikrim yok. Biz ana göre yaşıyoruz, kalabalıkta bir yüz görüyorum ve bu bana devam etmem için güç veriyor, yaptığımız işin güzelliği bu. Ben çok iyi bir konser grubu olduğumuzu düşünmüyorum, ama klasik grupların bazılarının da canlı performansları o kadar güzel değil." Ville'den bir örnek vermesini istediğimde başka grupları H.I.M. ile karşılaştırmak istemediğini söyledi ama sonra fikrini değiştirip devam etti. "BLACK SABBATH ve LED ZEPPELİN'i düşünelim; her zaman her şeyi rezil etme riski var, bazen iyi çalarsın, belki de 10 performansın bir tanesi muhteşem olur. Bu sürekli aynı şovu sunmaktan çok daha iyidir bence. Canlı performanslarımız benim söz yazmamdan Helldone festivaline kadar her şeye ilham veriyor. Canlı söylersin ve eğlenirsin! 3 günlük bir festivalde çok sevdiğimiz gruplarla sahne alıyoruz ve bass'çımız CATHEDRAL konserinde bağıra çağıra şarkı söylediği için sesini kaybediyor ve nakaratta eşlik etmesi gereken kısmı yapamıyor. Bence bu gayet güzel."
-Bazen şarkı sözlerini unutuyorsun.
-Evet her konserde bir ya da 2 kez oluyor.David Lee Roth da aynı.Heyecanlanıyorum,stres oluyorum ve kafamda uçuşan bir sürü düşünce oluyor.
-Sahnede kazalarla karşılaşan çoğu müzisyen sinirleniyor ve çılgına dönüyor,sen öyle değil misin Ville?
- Bana bir mükemmel artist söyle.Hiçbir mükemmel bir konser görmedim,her şeyi rezil etme riski her zaman vardır, hayat bu, bu yüzden bir grupta çalarsın ve bu rock’n roll’dur. Grupların %99’u rock’n roll’un ne demek olduğunu unutuyor. Bence önemli olan bilinmezlik, tehlike, heyecan ve özgürlük. Böyle bir işte çalışıyorsunuz ama sonuçta bir insansınız, insanlar bunu anlıyor mu bilmiyorum, ama eğer anlamıyorlarsa umurumda değil,cehennemin dibine gitsinler! Seyirciler bize göre, biz de seyircilere göre davranıyoruz. Eğer H.I.M. bir tiyatro gösterisi sunsa her şey uyumlu ve düzenli olurdu. Bir porno filmde oynamak gibi olurdu. Pornoya karşı çıkmıyorum, ama sevişmeyi tercih ederim.
2006’da Ville bir ev aldı. Şimdi Lee Dorian’ın “sessizlik kulesi” adını verdiği 1845 yılından kalma 4 katı ve bodrumu bulunan bir tarihi ve lanetli binaya sahip. “Yaptığım işe uygun ve seksi bir bina. Saldıracak komşum olmaması beni çok mutlu ediyor.” diyor ve sırıtıyor Ville. Geçen sene 6 Şubat’ta olan olaydan bahsediyor. Ville onun hakkında kötü şeyler söyleyen komşularının kapısını sarhoş bir haldeyken tekmelemiş, kapıyı açan komşuyu öldürmekle tehdit etmişti. Bunun üzerine komşusu polisi çağırmış ve böylece Ville gözaltına alınmıştı. İki tarafın anlaşması sonunda her iki taraf da toplum içinde bu olayı konuşmadılar. “Üstünden bu kadar zaman geçtikten sonra söyleyebileceğim tek şey, o an öyle davranmamalıydım ama öyle davranmamın bir sebebi vardı. Yaptığımdan pişman değilim ve hayatımda hiç hapse girmemiştim, nihilist bir odada bir battaniyenin üstünde yatmak benim için bir deneyim oldu.
Ville sıradan bir röportaj yapmayı sevmiyor, daha çok bir sohbet havasında, fikirlerin paylaşıldığı röportajlar yapıyoruz. Bana 2006 yılımın nasıl geçtiğini sordu ve benden uzun bir cevap aldıktan sonra kendisi devam etti:
-Şunu itiraf etmeliyim ki 2006 yılı en zor yıllardan biriydi benim için. Çok çalıştık, iyi konserler verdik ve Dark Light albümüyle Amerika’dan altın plak alan ilk Fin grup olduk. Böyle düşünürsek çok iyi bir yıldı ama onun dışında tam bir enkaz gibiydim. Ama şimdi iyi hissediyorum, daha doğrusu kendimi Duracell “tavşanı” gibi hissediyorum ve acele edip hemen yeni albümü çıkarmak istiyorum.
-2006 yılın böyle mi geçti yani?
-Bazı arkadaşlarım çok hasta oldu, bazı arkadaşlarımın ebeveynleri vefat etti, etrafımda çok fazla hüzün vardı, alışık olmadığım çok şey. Ve eğer ben ve Jonna gibi inişli çıkışlı bir ilişki yaşadıysanız ve aynı zamanda turlarken her yerde başınıza bir iş gelirse durup kendinize bu kederlerin ne zaman biteceğini soruyorsunuz. 2006 çok zor bir yıldı benim için. Ama bu sene çok iyi geçecek, yeni albümü yapmak ve gruptaki arkadaşlarımla takılmak için bol bol zamanım olacak ve bunun için heyecanlıyım.